Günümüzde ajanslar, medya, dijital, kreatif ve event olarak ayrılıyorlar ve ayrılmaya da devam edecekler. Çünkü her geçen gün dijital dünyada yeni bir iş alanı oluşuyor. Tam hizmet ajanslarının da çok fazla olmamasıyla beraber markalar bölünmeye başlıyor. Sosyal medya yönetimini bir ajansa, televizyon ve radyo reklamlarını bir ajansa, organizasyonlarını başka bir ajansa derken markalar her ajanstan çıkan yaratıcı fikirler bölünüp kendi benliğini kaybetmeye başlıyor.
Bir markaya reklam yapmak, sadece markanın satışlarını arttırmak amaçlı bulunan yaratıcı fikirlerden ibaret değildir. Her markanın bir başlama, kurulma hikayesi vardır. Bu hikayeleri marka için yapılacak olan reklam kampanyasının bütününe, yani medya planlamasından, starejisine, kreatif aşamasından medya seçimine kadar her alanda yansıtmak önemlidir.
Tamamen satış odaklı ve duygu yoksunu reklam kampanyaları sadece döneminde ses getirir ve söner. Ancak markanın hikayesini benimseyip uygulanacak reklam kampanyalarını birbirleriyle bağlantılı şekilde gerçekleştirirsek, hem marka ilk günkü samimiyetini korur hem de bu samimiyeti ve doğallığı tüketici karşısında doğru bir şekilde konumlandırır. Bir nevi marka imajı oluşturma konusunda kilit noktadır diyebiliriz.
Bir marka sahip olduğu hikayesini bütünleşik pazarlama iletişimi kullanarak her mecraya uygun, doğru ve aynı mesajı vermelidir. Bütüncül yaklaşım markaya, tutarlılık kazandırır. Tüketici algısında soru işareti bırakmaz, ve müşterinin markayı konumlandırdığı şekilde benimsemesine sebep olur.
[spb_single_image image=”22635″ image_size=”full” frame=”noframe” intro_animation=”none” full_width=”no” lightbox=”yes” link_target=”_self” width=”1/1″ el_position=”first last”]