Geçmiş yıllarda bir rahatsızlık ve/veya hastalık ile ilgili bir şey merak ettiğimizde ailemize, arkadaşımıza veya bu hastalık veya rahatsızlığı geçirmiş tanıdık birisine sorar, danışırdık. Böyle durumlarda tanıdık birinden ve/veya güvendiğimiz birisinden bilgi almak bizim için çok önemliydi.
Şimdi ise olayın boyutu o kadar çok değişti ki, artık aile büyüklerine, arkadaşlara, bu hastalığı geçirmiş birine veya tanıdıklara sormadan ilk araştırmayı internette yapmaya başlıyoruz. Arama motorlarında ve forumlarda alanında en iyi ve uzman hekim ve hastane bulduktan sonra, o hekimin ve hastanenin sosyal medya hesaplarını kontrol ediyoruz. Sosyal medya paylaşımlarına bakıyor; paylaşım ve hasta yorumlarına göz gezdiriyor ve fotoğraflarını inceliyoruz.
Başka bir deyişle, tüketiciler internet ve sosyal medya araçlarını kullanarak sağlık ile ilgili konularda direkt olarak etkileşime geçerek hastalık, tanı, tedavi yöntemlerinden hastane, hekim gibi unsurlara kadar her şeyi araştırabiliyor ve kendileri gibi aynı hastalık veya rahatsızlık yaşayan/yaşamış kişilerle iletişime geçip, konu hakkında fikir alışverişi yapabiliyorlar. Bunun yanında, hastalar/tüketiciler kendi yakın çevrelerine soramadıkları konuları internet ve sosyal medya üzerinden araştırabiliyor ve konu ile ilgili kişiler ile iletişime geçebiliyorlar.
Doktorlar da sosyal medyayı kullanmanın, meslektaşları ve hastaları ile iletişim kurma, tedavi öncesi-tedavi esnası-tedavi sonrası süreçlerde psikolojik ve teknik olarak destek ve katkıda bulunma ve profesyonel çevre edinme ve geliştirme oldukça önemli ve faydalı buluyor.
Bu noktada internet ve sosyal medyayı hastalar bilgi almak, doktor-hasta ilişkisini güçlendirmek, sosyal destek ve kişisel bakım için kullanırken; hekimler bilgi vermek, bilinçlendirmek, doktor-hasta ilişkisini güçlendirmek, pazarlama, networking için internet ve sosyal medyayı aktif olarak kullanmayı tercih ediyorlar.
Hekimlerin uzmanlık alanları, çalışma zamanları ve yoğunlukları birbirinden farklı olduğu için her hekim sosyal medyaya aynı zamanı, dikkati ve önemi gösteremeyebilirler.
Örneğin Dr. Mehmet Öz’ün Twitter’da 4 milyon aktif takipçisi ve Instagram’da yaklaşık olarak 450 bin takipçisi varken; alanında belki de çok ünlü ve başarılı bir hekimin sosyal medya hesabı bile yok…
Günümüz dijital dünyasında sosyal medyada ve internette var olmamak, gerçek hayatta da var olmamakla bazı bağlamlarda eş anlamlı olabiliyor. Hekimlerin sosyal medyayı düzenli olarak n kullanması tüketicinin doğru bilgiye ve çözüme birinci ağızdan ulaşmasını ve güvenin hatta cesaretin de ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Arama motorlarında doktorun adı aratıldığında tüketicinin karşısına çıkan ilk veriler çok önemlidir. Doktorların aktif bir sosyal medya hesabının var olması, sorulan sorulara anında cevaplamak ve ulaşılabilir olmak hasta-doktor ilişkisi için önemlidir.
Sağlık profesyonellerinin eğitici içeriklerle insanları bilinçlendirmesi, sağlık gibi hassas ve önemli bir konuda yanlış yönlendirmeleri engellemek amacıyla sosyal medyayı kullanmaları insanlar için büyük bir faydayı doğurur. Çünkü sosyal medya, hem doktorlar için hem de hastalar için birbirleriyle konuşma, dinleme, anlama ve öğrenme fırsatı vermektedir.
Çeşitli kaynaklarda yapılan araştırmalara göre:
- Hastaların 3’te 1’i aktif olarak sağlık ile ilgili siteleri kullanıyor.
- Hastaların %40’ı doktorları, tanı ve tedavileri, hastalıkları ve diğer hastaların yorumlarını inceliyor.
- Hastaların %40’ı sosyal medya mecralarında yayınlanan sağlık ile ilgili bilgilere dikkat ve itibar ediyor.
- 2014 yılında hastanelerin %95’inin Facebook’u vardı. Şu an 2017’deyiz ve bu rakamı bir daha düşünelim 🙂
- İnsanların %41’i belirli bir hekim, hastane, hastalık veya sağlık kurumunu araştırırken sosyal medyanın karar verme aşamasında kendilerini etkilediğini söylüyor.
Kısaca, sosyal medya hekimlerin zaman ayırması gereken bir mecradır.
– Hekimler ve hastaneler internet sitesi ve sosyal medya hesapları için kendine ait bir iletişim dili oluşturmalıdır.
– Hastane sosyal medya yöneticileri ve hekimler sosyal medya paylaşımlarında ulaşılabilir ve anlaşılır olmak adına sade ve kolay bir dil kullanmalıdır.
– Hekimler, kişisel hesaplarını ayrı, profesyonel hesaplarını ayrı tutmalıdır.
– İnternet sitesinde ve sosyal medyada paylaşılacak hasta fotoğrafları izinli olmalı ve kişisel haklara saygılı olmalıdır. Her durumda hastanın bilgi gizliliği korunmalıdır.
– Sağlık ciddi bir konudur ve paylaşılan her bilgi doğru ve kanıtlanabilir olmalıdır. Hastanın yanlış anlamasına müsaade etmeyen, açıklayıcı metinler yer almalıdır.
Dolayısıyla günümüz dijital çağında tüketicilerin doğru bilgiye birinci ağızdan ulaşmasını sağlamak ve hasta-hekim ilişkisini güçlendirmek gibi nedenler için hekimler ve hastaneler sosyal medyanın gerisinde kalmamalı, zaman bulamıyorlar ise kendi ekibini kurarak veya danışmanlık alarak sosyal medya yönetimi yapmalıdır.